Tazminat hukukunun amaçlarından birini haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın giderimi oluşturmaktadır. Haksız fiilin meydana gelmesi belirli şartlara bağlanmakta olup yine belirli koşullara bağlanan ve baskın görüşe göre irade beyanı olarak kabul edilen geçerli bir rızanın varlığı haksız fiilin oluşumuna engel olmaktadır. Rızanın irade beyanı niteliğinde olması irade beyanına ilişkin özellikleri incelemeye tabii tutmayı gerekli kılmaktadır. Hukuki niteliği oldukça tartışmalı olan rıza kavramının geçerli rıza kapsamında olması fiili hukuka uygun hale getirdiğinden fiil tazminat yükümlülüğünü meydana getirmemektedir.
Rızanın geçerlilik şartlarını taşımaması durumunda meydana gelen geçersiz rıza TBK Madde 52’ye göre tazminatta indirime gidilmesine neden olmaktadır. Geçersiz rızanın tazminatta indirime gidilmesine sebep olmasının temelini kişinin bireysel menfaati iradesine bakılmaksızın korunsa dâhi kişi bu korumadan vazgeçtiğinde, tam korumadan faydalanamayacağı, irade beyanının bulunmasına rağmen bu iradenin şekle aykırılık, yasal temsilcinin izni/icazeti, irade sakatlığı, gibi sebeplerle sakat olduğu durumlar ile hiç iradesinin bulunmadığı durumlar arasındaki farktan dolayı kanun koyucunun menfaat dengesini tesis etme isteği, kişinin iradesi ile meydana gelen zararların iradesi dışında meydana gelen zararlar kadar ağır olmayacağı, rıza varsa failin zarar verme konusundaki kusurunun daha hafif olacağı düşünce ve amaçları oluşturmaktadır.
One purpose of the Compensation Law is to avoid damage that has occurred by the tort. The occurrence of a tort is subject to certain conditions, and the existence of valid consent, which is also based on certain conditions and accepted as a declaration of the will according to the dominant view, prevents the occurrence of tort. That consent is a declaration of will requires consideration of the characteristics of the declaration of intention. The fact that the concept of consent, whose legal nature is quite controversial, is within valid consent does not make up the obligation of actual compensation since it makes the act compliant with the law.
In case the consent does not meet the validity conditions, the invalid consent that occurs causes a reduction in the compensation according to Turkish Law of Obligations, Article 52.
Even if the basis of invalid consent leads to a reduction in compensation, even if the individual's interests are protected regardless of his/her consent when the person gives up this protection, he can not benefit from this protection, despite the declaration of consent, this consent is contrary to the form, the consent/execution of the legal representative, the impairment of the consent, etc. The desire of the legislator to establish the balance of interests due to the difference between the situations in which he is not present makes up the thoughts and purposes that the damages incurred by the will of the person will not be as severe as the damages incurred out of his and that if there is consent, the perpetrator's fault in causing harm will be lighter.